Haydar Ogur…Kireç Lahitler Üstünde


Müjde Arslan >>>

Dersim’e tarihi bir yolculuk
Haydar Ogur’un yazdigi ‘Kirec Lahitler Ustunde’ adli kitapta Dersim’deki metafor ve rituellerin yansitildigi oykuler anlatiliyor. Dusundugu ve yazdigi dilin farkli oldugunu soyleyen Ogur, “Dersim Ovas’nda yasayan insanlarin dilini kullaniyorum” diyor.

DIHA/MUJDE ARSLAN
18-Temmuz 2003 
Özgür Politika
Istanbul

Dersim’de yasanan savasi “Kirec Lahitler Ustunde” adli kitabinda ele alan Haydar Ogur, kitabin sorgulamalarinin urunu oldugunu soyluyor. Yazinin rehabilite malzemesi oldugunu kaydeden Ogur, “Kitap siirden, oykuye; Istanbul’dan Dersim’e kacislarimda ortaya cikti. Kendimle konustugum kitap, ic kanamalarimin da sureci oldu” diyor.

Civiyazilari tarafindan yayinlanan “Kirec Lahitler Ustunde” adli kitapta, Dersim’deki metafor ve rituellerin yansitildigi oykuler anlatiliyor. Destansi bir hikayenin hakim oldugu kitapta Ogur, gizemli bir cografyada yolculuga cikariyor.

‘Siirde anlatamadiklarimi oykude anlattim’

Siir ile edebiyat dunyasina giris yapan Ogur, “Ilk kitabim siir kitabi idi. Oykulerimde de siir dilini kullaniyorum. Siirde soylemek istediklerimi soyleyemedim. Kisa ama siiri icine yediren o oranda da yogun siirlerdi. Belki siirden oykuye bir kacisti ama kendimi oykude daha rahat ifade ediyorum” diyor. Istanbul’da yasadigi halde, yazmak icin Dersim’e gittigini dile getiren Ogur, sebebini ise soyle anlatiyor:

“Burada yasiyorum ama burada degilim, ayaklarim yere basmiyor. Sadece okubiliyorum. Istanbul’da yazamayacagimi dusunuyorum. Yazmak icin Dersim’e gitmem gerekiyor. Koyumuz dagin basinda, cardagimiz var. 2 haneli bir koy. O koy bana esin kaynagi oluyor. Orada eskileri dinliyorum.”

Sesler ve imgeler

Yazisinin ve kitabinin kaynaginda butunuyle dogdugu cografyanin oldugunu soyleyen Ogur, “Koyde, sohbet ettigimizde annem daglara bakar ve aglar. Babam ormanda dolasir. Ben de o arada her sesten, metafordan, imgeden sesten yola cikarak yazmaya baslarim” diyen Ogur dusundugu ve yazdigi dil konusunda da sunlari kaydetti:

“Dersim Ovasi’nda yasayan insanlarin dilini kullaniyorum kitabimda. Cunku o dilde dusunuyorum. ama yaziyla ifade edemiyorum. Keske Kurtce yazabiliyor olsam. Beceremedigim icin Turkce yazmak zorunda kaldim. Duygulari, dili, sesi anlatabilecek dayali olan tek tek Kurtce kelimeler kullaniyorum. ‘Yerimiz yok oldu, bitti, savas boyunca’ diyen bir annenin sesinin, Turkce anlasilmayacagini dusunuyorum. Bu Kurtce yazilinca anlamli olur ve anlasilir. ‘Kalbimin parca parca zamanlarina dogmusum, anne’ demek bana Turkce pek anlam ifade etmiyor. Dilimi kullaniyorum. Daha icten, sami ve dogru geliyor.”

‘Otlar bittikce cigligimiz dinmeyecek’

“Kirec Lahitler Ustunde” isminin kullanmasinin sebebini ise Ogur, “Kirli savas doneminde orada oyle seyler yapildi ki. Mezarlar bile askeri operasyonlar sirasinda yerle bir edildi uzerine de seyyar taburlar konuldu. Ama Dersim Kurtleri her sartta mezarlarina gittiler onlari suladilar. Ben her gidisimde parcalanmis olsa da ustunde yemyesil otlar cikan mezarlar gordum. Bu otlar bittikce de cigligimiz dinmeyecek” diyerek acikliyor.

‘Oykuler sorgularimin urunu’

Ogur, kitabin sorgulamalarinin urunu olarak ortaya ciktigini soyluyor ve ekliyor:

“Ilk oykude bu hissediliyor. Referansim kendim ve geldigim cografyam. Kendimi sorguluyorum, kendimle konusuyorum kitapta. Kanamamin surecini anlatiyorum. Yani su lanet sehirde herseyin sekillestigi, insan iliskilerinin tuhaflastigi, surecin dugumlendigi bu konjokturde ben cocukluguma donuyorum. Cocuklugum, bana sahici iliskileri cagristiriyor. Dogdugum yer, annemle babamla iliskim, cografyamla iliskim orada olup bitenler dogdugum yerin trajik tarihi tum bunlar temellik ediyor.”

‘Buyuleyici bir cografyanin cocuklariyiz’

Dersim’den kucuk yaslardayken ayrildigini ve yasamindaki sifrenin Dersim’de gizli oldugunu kaydeden Ogur, sozlerini soyle surduruyor:

“Benim yasamimin sifresi orada. Uzak kalmamin sonradan kesfetmenin etkisi ile de yaziyor olabilirim. Cunku savasin en siddetli zamaninda gocup, yollara dustuk. Aslinda belki de kitapta pek katkim yok. Beni besleyen kaynagim annem. Oturdugumuzda eskiye dayali birseyler anlatir, gozyasi doker, aglar, babam bambaska birseylerden bahseder. Cok buyuleyici bir cografyanin cocuklariyiz biz. Herseyimiz imge adeta. Onun icin katkim yok diye dusunuyorum. Kitap, annemin yazdigidir aslinda. Bizim cografyanin, ozellikle Dersim cografyasinin sosyal, siyasal ve dinsel referanslari hep mitolojiktir. Ve bunlar bizim icin cok zengin bir kaynak. Duymak bile yeterli.”

‘Yazi rehabilite malzemesidir’

Yazinin rehabilite malzemesi oldugunu kaydeden Ogur, kentin hiz sirkulasyonunda travmadan kactigini soyleyerek, “Bu oykuler bir yerde olmanin oykuleri, bilince tekabul eden oykuler” diyerek anlatiyor. ‘Pintan’ adinda yeni oyku dosyasi oldugunu belirten Haydar Ogur, “Genis yaylarlarda biten sulaklarda bir ok ottan ismini aliyor dosyamin ismi. Bahar aylarinda biten bu ot, esans gibi kokar. Genc kizlar koparir, goguslerine takarlar, kismetleri acilsin diye. O otun kokusu, buyusu insani deli eder. Oradan ismini alan bir dosya. Savasin insan uzerinde biraktigi tahribati ve travmayi isleyecek” diyor.

Leave a comment